30 Ocak 2012

50/50 (2011)

Komedi-dram kırması ancak dram yönü daha ağır basan bir yapım olmuş. Joseph Gordon-Levitt başarılı sayılabilecek bir oyunculuk sergilemiş. Seth Rogen da kendini oynamış, ona da Hollywood'un Recep İvedik'i demek yersiz olmaz. Filmin senaristi Will Reiser'ın kendi anılarına dayanan bir hikayesi olması da vurucu bir detay. Will Reiser kanserken Seth Rogen filmdekine benzer şekilde yazara destek olmaya çalışmış. Abartıldığı kadar iyi bir film olduğuna katılmıyorum, normal bir seyirlik olmuş.

[spoiler]
Herkesin de dikkat çektiği gibi ameliyata giderken karakterin yaşadığı çaresizlik başarılı yansıtılımış
[/spoiler]

6 / 10

29 Ocak 2012

27 Ocak 2012

Klozet su kaçırıyorsa neler yapılabilir?

Klozetinizden devamlı su akıyorsa bunun bir kaç nedeni olabilir.

KONU 1: Sorun taharet musluğu mu?

İlk kontrol edilmesi gereken suyu kaçıranın taharet musluğu mu olduğudur. Duruma göre çeşmeyi ne kadar sıkarsanız sıkın suyu kapatma görevini yerine getiremiyor. Bunun bir numaralı nedeni zamanla taharet musluğunun çeşmesinin mekanizmasının bozulması veya içindeki contanın iş görmez hale gelmesidir.

Bu durumda iki çözüm seçeneği mevcut olabiliyor.

1. Yeni bir conta ile durumun düzelip düzelmediğini denemek.
2. Taharet musluğu çeşmesini yeni bir çeşme ile değiştirmek. (benim yaptığım buydu) eski çeşmeler contalı ve daha kolay bozulur bir yapıya sahipler. Bazı yeni çeşmeler silindir ve üzerinde bir deliğin dıştaki silindir ile kapatılması mantığı ile çalışıyor. Ben bu tip bir çeşme alıp (10 tl'ye mal oldu) eskisi ile değiştirdim. Böylece taharet musluğundan sızan suyu önlemiş oldum.

Eski tip taharet musluğu çeşmesi:


Yeni tip taharet musluğu çeşmesi:


KONU 2: Sorun klozet içindeki tesisatta mı?

Taharet musluğu sorunlu değilse (veya bir süre sonra burada sorun oluşursa) klozet su akıtıyorsa bu sefer klozet su deposu tesisatını incelemelisiniz.

Elimdeki klozetin su deposu içerisinde aynen aşağıdaki gibi iki cihaz bulunuyordu. Bir sürü çeşit ürün var en yaygını plastik top içeren takım (eski sistemlerden biri) ve bunlar. Konuyu bu cihazlar üzerinden anlatacağım. Bu cihazlar toplu olarak "Rezervuar iç takımı" olarak biliniyor. Su deposu içindeler ve üstteki metal gibi görünen aslında boyalı plastik olan şey sifona bastığınız düğme. Eğer klozet su deposu kapağını çekseniz de kendinize gelmiyorsa ilk olarak bu düğmeyi sökmelisiniz. Aynı pet şişe kapağı açar gibi döndürerek bulunduğu yerden çıkmasını sağlayabilirsiniz. (Ben bunu keşfedene kadar tüm klozeti söktüm siz yapmayın :))

Soldaki ince cihaz "flatör" olarak da bilinen suyun dolduğu anlayıp suyu kesen su doldurma cihazı. Su dolduğunu anlamıyorsa bu cihaz ya bozuktur ya da ayarı sorunludur. Altına su gelmesini sağlayan boruyu bağlıyorsunuz. (Delinmiş olduğu için onu da yenilemek zorunda kaldım 4.75 tl tuttu) Su doldukça ortadaki yuvarlak hatlı kısmın üzerine su geldiği anda içindeki plastik aksam suyun kaldırma kuvveti ile yukarı kalkıp görünen mandalı yukarı ittiriyor. Mandal yukarı gidince gelen su kesiliyor. Burada çeşme başı gibi tırtıklı kısım içindeki suyun kesilmesini sağlayan sivri kısım ucundaki plastikte bir sorun olabilir. Bunu çözmenin bir yöntemi o plastiği ters çevirmekmiş. Tabii bu sadece geçici bir çözüm, sorunun nüksetmesi mümkün. O tırtıklı kısmı çevirip çıkardığınızda içindeki ince contayı düşürüp kaybetmeyin. Bende bu cihaz da bozuldu yenisini almak zorunda kaldım 10 tl'ye mal oldu. Bu cihazda problem yoksa ve su akmaya devam ediyorsa sağdaki aleti incelemeniz gerekli.


Sağdaki alet sifon düğmesine bastığınızda aşağıda bir boşluk açıp su deposu içindeki suyun tuvalete dökülmesini sağlıyor. Bu cihaz su boşaltmadan sorumludur. Yan iki taraftaki tırtıklar ile boyunu ayarlayabiliyorsunuz.

Genelde su kaçırma problemlerinin çoğu bu cihazın en altındaki plastik contanın sorunlu olmasından (eskiyor, haşat oluyor vs.) kaynaklanıyor ve o plastik contayı değiştirince düzeliyor (1.50 tl tuttu) Piyasada bir sürü cins cihaz olduğu için bu aleti de yanınızda götürüp ona göre conta almanız sizi zaman ve efor kaybından kurtaracaktır.

Plastik conta çok haşat olmamışsa veya biraz daha gitmesini istiyorsanız o ayarlar ile oynayıp daha erken kapanmasını sağlayabilirsiniz. Daha erken kapanınca alttaki kısım daha fazla baskı yapıyormuş. Ayarla oynayınca sifon düğmesi de aşağı iniyor çok kurcalamak sorunlara yola açabilir. Geçici çözüm yöntemlerinden biri de bu cihazın içine ağırlık koyup plastiğe daha çok baskı yaparak su kaçırmasını engellemesini sağlamakmış.

Ek olarak bu plastik contanın ömrünü azaltan da temizlik maddelerinin su deposu içerisine atılmasıymış, kesinlikle önerilmiyor. Su basıncı ve suyun aşındırıcılığı yeterince plastiğe zarar veriyor zaten.


Yararlı olabilecek bazı bağlantılar:
plastik top flatörlü uzman tv videosu
bir blog yazısı

26 Ocak 2012

Eşikaltı Büyücüleri - Ahmet Şerif İzgören



Eşikaltı Büyücüleri - Ahmet Şerif İzgören

Reklamcılıkta sıkça kullanılan ve bilinçaltınıza marka imgelerini yerleştirip sizi bir nevi ürünlerini tüketmeye proglamlayan işaretlerin ciddi ve başarılı bir şekilde anlatıldığı ufkunuzu açacak süper bir yapıt olmuş. İlk olarak kitapta bahsi geçen bazı reklamlardaki işaretleri ne kadar baksam da göremedim bunu kabul ediyorum. Geri kalanlarda ise vay, oha, yuh şeklinde hayretler içerisinde inceledim. Bu tip bir çalışma sanırım Türkiye'de ilk kez bu detayda yapılmış. Bir diğer nokta da reklamların markaları alkışlanası ve saygı duyulası bir cesaretle sansürlenmeden yayınlanmış. Bu durum yazar ve yayınevi için maddi sorunlara yol açabilecek olsa da İzgören'in doğru olduğuna inanarak yaptığını anlattığı kısım da gerçekten övgüyü hak ediyor.

Fiyatı en başta yüksek gelebilir, bunun nedeni birinci sınıf kağıda renkli olarak reklamları basıp görüntüleri en iyi şekilde aktarmaya çalışmış olmanın maliyetinden kaynaklanıyor. Araştırmaların sonucunda para kazanmak gibi ana bir amaç olmadığı için de aslında kitabın fiyatı o kadar da yüksek değil. İnternette biraz araştırırsanız zaten %25 indirimli edinebiliyorsunuz.

Kesinlikle okunup feyz alınarak mümkün olduğu kadar bilinçlendirmek istediğiniz herkese tavsiye edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Helal olsun Ahmet Şerif İzgören!

25 Ocak 2012

subst: komut satırından yeni sürücü oluşturmak

hard diski bölmeden ve herhangi bir uygulama ile riske girmeden komut satırından bir klasörü yeni bir sürücü ismi ile tanımlamak istiyorsanız subst komutunu kullanabilirsiniz.

kullanım:
subst SURUCUADI KAYNAKKLASOR

örnek:
subst D: c:\D

kaynak

23 Ocak 2012

Delhi Belly (2011)

Üç kafadarın mafya ile başlarının belaya girmesi ana konulu yer komik yer yer iğrenç sahnelerle dolu geyik bir yapım. İkinci yarısı biraz daha tempolu gibiydi. Yeni birşeyler sunmasa da izleniyor. (Başroldeki Imran Khan da ünlü Aamir Khan'ın yeğeniymiş.)

6 / 10

Fear and Loathing in Las Vegas (1998)

Uyuşturucu etkisi altında saçma sapan konuşmalar ve saçma sapan olaylar. 20 dakika dayanabildim. Herkese göre değil.

1 / 10

The Player (1992)

Kafa dağıtmalık bir komedi filmi arayışı sonucunda imdb puanının da etkisi izlemeye başladım. 40 dakika izledim ve eğlenceli olmadığına karar vererek kapattım. Entourage seven biri olarak başarısız bulduğumu söylemeliyim. Komedi değil de dram ve biraz gerilim türüne uyuyor.

2 / 10

A Scanner Darkly (2006)

15 dakika kadar izleyip bıraktım. Fear and Loathing in Las Vegas'a benziyor onu da izleyememiştim.

1 / 10

Sea of Love (1989)

1 saat izledim, bana hitap etmeyen bir yapım olduğuna karar vererek kapattım. Kendine has garip ve itici bir havası var.

1 / 10

Three Days of the Condor (1975)

40 dakika izledim, gerisini ön izlemeler ile bitirdim. Belki zamanında başarılı bir film olmuş olabilir, bununla birlikte bu devirde bu yapım çok sıkıcı ve sıradan geliyor. Konuyu ve sonunu baştan tahmin edebiliyorsunuz. Ajanlı filmler listelerinde çıkmasına bakmayın pek ilgisi yok.

Özeti:
[spoiler]
CIA'in içinde gizli bir CIA var (derin devletimsi, kişisel çıkarlı)
[/spoiler]

2 / 10

Italiensk for begyndere (2010) [Italian for Beginners ]

Venedik manzarası var diye izleyelim dedik toplamda maksimum 3 dakika arka planda varmış gibi görünüyor. Saçma sapan insanların saçma sapan muhabbetlerinden oluşuyor. İnanılmaz sıkıcı boğucu durağan. İlk yirmi dakikadan sonra ön izlemeler ile bakıp bıraktım. Ruh sağlığınız ve bütünlüğünüz için uzak durmak gerekli diye düşünüyorum.

1 / 10

Bringing Up Baby (1938)

İnanılmaz sinir bozucu bir kadının bir adamın hayatını cehenneme çevirmesi konusu üzerinde "işler daha ne kadar karışabilir ki" ana fikirli komedi olmaya çalışan bir yapım. Belki de benzer yapımları çok izlemiş olmamız belki de yapımın başarısız olması kendisini izlenemez kılıyor. Seyir zevki çok düşük olduğu için 45 dakika dayanabildim ve kapattım. (Bu arada bu tip filmlerin türü screwball comedy imiş)

3 / 10

19 Ocak 2012

liveminutes

10 saniye içinde çevrimiçi bir toplantı yapabilmenizi sağlayan başarılı, ücretsiz bir flash uygulaması. tahta uygulaması ile anlatmak istediklerini çizedebilirsiniz.

liveminutes

hilite

Kodlarınızı html'de düzgün ve renkli bir şekilde göstermenizi sağlayacak çevrimiçi başarılı bir flash uygulama.

hilite

pixlr

çevrimiçi photoshop veya paint.net gibi resimler üzerinde işlemler yapabileceğiniz bir uygulaması. başarılı bir fikir ve uygulama.

pixlr

18 Ocak 2012

road of the dead

level atlamalı, araba ile zombi ezmeli acayip eğlenceli bir flash oyunu. ilerledikçe zorlaşmaya ve zevkini kaybetmeye başlasa da fikir çok iyi.

road of the dead

The Night of the Hunter (1955)

Charles Laughton'ın yönettiği ilk ve tek filmi. Gişede hüsrana uğrayınca "bir daha da film milm yönetmem arkadaş" diyip sözünü tutarak delikanlılığını göstermiş. "Harry Powell" karakteri seçmelerinde yönetmen karakteri tanımlamak için "diabolical shit" (şeytani pislik) tanımını yapınca Robert Mitchum "present" (burada) diye bağırarak bu karakteri canlandırmak için hevesini belirtmiş. Robert Mitchum oyunculuk anlamında resmen şov yapmış, çocuk oyuncuların da başarılı olduğunu söyleyenler olmuş ancak ben diğer karakterlerde bir başarı göremedim. Konuyu anlatırken bir yandan da toplumsal durum analizi ve eleştirisi yapılsa da genel olarak seyir zevki yüksek bir yapım olmamış. Bir buçuk saat sürmesine rağmen sanki 3 saat izlemişsiniz gibi bunalıp yorulmanız olası. Bu tabii izlerken beklentilerinizle de alakalı. Türünde görünen film-noir de doğru sayılmaz. Görüntü yönetmenliği olarak çok başarılı olduğu, tümünün sette çekildiği bilgileri ile zamanı için başarılı işler yaptığı anlatılsa da ben seyir zevki olarak şu zamanda vasatı geçemediğini düşündüm.

[spoiler]
Ayrıca Robert Mitchum Shelley Winters'ı hor görmekteymiş ve filmdeki denizin dibinde ölü gösterildiği sahnede "keşke manken değil onu kullansaydık" diyerek nefretini dile getirmiş.
[/spoiler]

5 / 10

"Luther (2010)" S01E01

İdris Elba'yı The Wire'dan tanıyanlar için çok farklı bir deneyim olacaktır. Özellikle ben ingiliz aksanını çok garipsedim. Bir kere doğal gelmiyor, diğer karakterlerin aksanı yanında çok garip kaçıyor. Bu kendi konuşması mı yoksa The Wire'da mı kendi konuşmasını kullandı bilemedim, biraz araştırdım ancak kesin bir bilgiye ulaşamadım. Konu olarak çok farklı birşeyler sunmasa da ilk bölüm kendini izletti. Ara ara akıl dolu diyaloglarla sürükleyicilik sağlamak istemişler. Bir dizide bir karakteri çok iyi oynadığınızda başka bir karakter canlandırmak istediğinizde seyirci bu duruma uyum gösteremiyor düşüncesini bizzat yaşadım diyebilirim. John Luther nere Stringer Bell nere?

6 / 10

günün sözü

"Ever tried. Ever failed. No matter. Try Again. Fail again. Fail better."
-Samuel Beckett

kaynak

17 Ocak 2012

Breakfast at Tiffany's (1961)

1930-1960 aralığındaki filmlerden çok beğendiğim, atmosferi şahane birçok yapım var. Bununla birlikte bazen bu film gibi saçma sapan yapımlara denk gelebiliyorum. Konu olarak hayattaki varlığını anlamlandıramayıp üzerine bir de saçma sapan hareketler yapan bir kadın var. Tam bir zaman kaybı. Sonundaki sahne bir nebze konunun özeti olsa da acayip sıkıcı ve saçma bir film olmuş.

3 / 10

Tekkon kinkurîto (2006)

Farklı bir konusu olduğunu ve GTA'daki gibi bir şehirde geçtiğini söyledikleri için merak ettim. Konu olarak yüz binlerce kez işlenmiş olan kendi içimizdeki iyi/kötü savaşını işlermiş gibi yapıyor. Çizimler ayrı vasat, konu ayrı vasat, süre gereksiz uzun, sahneler ayrı saçma. Genel olarak kötü bir deneyimdi.

4 / 10

"Life (2009)" 1.4 & 1.5

"Life" Fish (2009)
Balıklar ile ilgili belgesel genelinin üstünde bir bilgi akışı sağlanmış. Güzel bir bölümdü. Aklımda kalp atışını görebildiğimiz palyaço balığı yumurtaları ve buldukları tüm okyanus dışı nesnelere yumurtalarını bırakan balıklar kalacak.

7 / 10

"Life" Birds (2009)
Kuşlar ile ilgili belgesel genelinin üstünde bir bilgi akışı sağlanmış. Güzel bir bölümdü. Başka kuşların yavrularını yiyen pelikanlar ve kemiği serbest düşüş ile kıran akbabalar ile aklımda kalacak.

7 / 10

Not: Life belgeselinde David Attenborough iyi güzel anlatıyor da "extraordinary" lafından nefret ettim, bu kadar emek harcanmış bir belgeselde anlatım metni bu kadar aynı kelimelerden oluşuyor olmamalı. Resmen sıradışı kelimesi anlamını kaybetti belgesel boyunca.

Sicko (2007)

Hedef Amerikan halkı olsa bile genelde bahsedilen konular tüm dünyayı ilgilendiriyor. Özellikle Kanada, İngiltere ve Fransa'da sağlık ve sosyal devlet ile ilgili kısımları izleyerek ufkunuzu açabilecek bilgilere erişebilirsiniz. Tabii ki bahsedilen bölgelerde de başka türlü sorunlar mevcuttur o kesin, yine de bazı konuların olması gerektiği gibi olduğu örnekler gerçekten takdire şayan. Onun haricinde belgesel çok uzun.

7 / 10

16 Ocak 2012

Dikkat Vücudunuz Konuşuyor - Ahmet Şerif İzgören

İzgören'in Türkiye için yerelleştirilmiş örnekleri ile beden dili üzerine şahane bir eseri. İsveç'te daha okulda öğretilen bilgilerin ülkemizde duruma göre üst düzey devlet ve firma yöneticileri tarafından bile bazen pek bilinmeyen genel bilgileri anlatmış. Kitap üzerinden edindiğiniz bilgiler ile eskisine göre çok daha bilinçli beden dili kullanabilir ve bazı imgeleri daha sağlıklı yorumlayabilirsiniz. Kesinlikle tavsiye ederim.

12 Ocak 2012

Anger Management (2003)

Uzun zaman önce izlemiştim, tekrar izleme durumu oluşunca hadi bakayım dedim. İlk yarısı çok yavan ve vasat geçiyor. İkinci yarı biraz daha tempolu ve eğlenceli. Yine de genel olarak vasat bir film olmuş. Jack Nicholson rolüne çok iyi oturmuş, ondan başkası bu rolde olamazmış. İlk izlediğimde 6 vermişim. Bu sefer puanım daha az.

5 / 10

11 Ocak 2012

why innovation consultants kill innovation

innovasyon üzerine güzel noktalara değinen bir yazı:
why innovation consultants kill innovation

yazıdan bazı alıntılar:

"the difference between success and disaster is largely defined by the selection of a good team--not by its processes"

"The method relied on combining the right task with the right talent."

"Innovation only occurs if it's an attitude that runs through a company's culture. "

9 Ocak 2012

"Spooks (2002)" - S01E01

Ajanların hayatını karanlık bir şekilde anlatan ilginç bir İngiliz dizisi. 1 saatlik bölüm biraz uzun olsa da ilk bölüm fena değildi. Potansiyeli var ancak dizideki eğlendirme oranı düşük. Drama yönü daha ağır basıyor gibi duruyor bu nedenle herkese göre olmayabilir.

6.5 / 10

"Burn Notice (2007)" - S05E14 & 15

USA kanalının en büyük başarısı olarak gördüğüm Burn Notice yine şaşırtmaya, eğlendirmeye ve büyülemeye devam ediyor. Ekibin içine düştüğü durumlar 5 sezon sonra bile kesinlikle özgünlüğünü koruyor.

10 / 10

"Suits (2011)" - Sezon 1

Akıl dolu diyaloglu ve karışık işler çeviren karakterli bir dizi istiyorsanız bu dizi tam size göre. Avukatlık dizilerini seven kişiler için de taze bir kan olacaktır. Son bölümün sonu çok "soap opera" gibi olmuş olsa da genel izlenim ve eğlendirme potansiyeli çok iyi.

8 / 10

House of Games (1987)

Filmin ilk izlenimi ikinci sınıf bir yapım izleyeceğiniz kanısını uyandırsa da ilk 40 dakika ters köşeler ve olay örgüsü sizi içine çekiyor. Bu hızını devam ettiremiyor ancak merak ettirmeye kısmen devam ediyor. Mevzunun yarısında ben sonunu tahmin ettim lakin birçok insan için son ters köşe olacaktır. Söylendiği kadar da başarılı olmadığını düşünüyorum.

6 / 10

8 Ocak 2012

The Big Sleep (1946)

Akıl dolu diyaloglarla kalitesini belli eden güzel bir film-noir. Marlowe'un karşısındakini konuşturması şahane detaylarla dolu. İkinci dünya savaşının son yılında (1945) tamamlanmış olmasına rağmen 1946 yılında izleyici karşısına çıkmış. Sürükleyiciliğini ve esrarını hiç kaybetmeden bir çırpıda izleyebilirsiniz. Ek olarak Bogart ve Bacall bu filmin tamamlanmasından 3 ay sonra evlenmişler.

7 / 10

7 Ocak 2012

Killer Elite (2011)

Aksiyon sahneleri sürükleyici olsa da gerçek bir olaya dayanıyor kısmını tam oturtamamışlar. Kim neydi noldu niye böyle oldu gibi soruların cevabını alamıyor olmanız da eksi bir nokta. Başlardaki temposunu son ana kadar tam taşıyamamış. Bu hali ile "eh işte" olarak kalmış.

6 / 10

6 Ocak 2012

Burakku ragûn (2006) [Black Lagoon]

Cowboy Bebop ile benzerlikler gösteren tam olarak ana bir konusu olmayan bir anime olmuş. Kendini izletme konusunda sıkıntısı var. Uzun zamanda bitirebildim. Revy karakterini bize tanıtması mükemmel olsa da ne oluyor, ne oldu, kimdir nedir soru işaretleri içerisinde tam atmosferine kendimizi kaptıramıyoruz. Revy'i tanımak isterseniz izleyin, onun haricinde açıkçası çok eğlenceli bir seri olarak tanımlandıramayacağım.

6 / 10

günün şarkısı

Gary Moore - Still Got The Blues (Live)
dinleyiniz

(gitar resmen ağlamış, takdir edilesi!)