4 Ağustos 2006

star wars: empire at war

hayvan gibi karmaşık bu oyun, oyun mu oynuyorsunuz yoksa gerçekten imperial mı yönetiyorsunuz anlamak pek mümkün değil. tamam, çok ayrıntılı süper bir oyun yapmak istemişsiniz ama gerçekçilik namına oynanabilirliği yok edince bana kalırsa olmamış.

normal bir insan bir oyunu zevk almak için oynar, sanırsam hedef kitle star wars manyakları -ki azımsanabilecek bir zümre değiller- olmuş.

age of empires tarzı star wars rts si olsaydı bence çok daha fazla tutar, oynanırdı ama bu sefer de star wars manyaklarını tatmin etmez, "yerlere düşürdünüz, kapitalizme(?) yem ettiniz yıldız savaşlarımızı, allah belanızı versin, ühü" denirdi.

i'm telling you for the last time (jerry seinfeld son gösteri)

izleyicilerin jerry seinfeld'e tutkuyla(?!) bağlı olmalarından olsa gerek; adamın her ağzını açışında bok varmış gibi yersiz alkışlarıyla bok edilmiş gösteri.

tamam komik falan da arkadaşım bok mu var ne alkışlıyorsun? hadi nerde alkışlayacağını biliyorsun da son kez gösteri yapıyor diye kendisini alkışa boğmak istiyorsan aslında tam tersini yapıyor, gösterinin ebesiyle cinsel münasebet kuruyorsun; yok nerde alkışlanacağını bilmeyen biriysen öğrenebilirsin, ne de olsa bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp.

the negotiator (1998)

--- `spoiler` ---
samuel l jackson abimiz işini süper yapan müthiş bir arabulucudur, hatta o kadar süperdir ki televizyonlara çıkar, herkesin sevgilisi, kahramanı olur. hatta kendine bir manita yapıp onla evlenir ama her holivud filminde olduğu gibi bu kadar mutluluk fazladır. bundan dolayı bu süper-ötesi-manyak arabulucu samuel'in kankası ve ortağı kötü polisler tarafından öldürülür ve suç üzerine yıkılarak "biz ne güzel takılıyorduk niye ortalığı karıştırıyorsunuz" diye samuel'in hayatı zikilmeye çalışılır.

daha "noluyor lan" diyemeden kendisini çıkmazda bulan samuel, "ulan madem süper bir arabulucuyum o zaman bu özelliğimi kullanarak suçsuzluğumu ispat edeyim" der ve gider içişlerinden kendisini suçladığı kişiyi ve birkaç kişiyi daha rehin alarak herşeyi süperce çözebileceğini düşünür. ve bu arada arkadaşları sandığı ama bir yılan misali kötü olan kişilere güvenemeyeceği için konuşmak için bir yabancıyı yani kevin spacey'i çağırır.

arada birsürü olay olur, kötü polisler samuel'i gebertip akşam haberlerine yetişmek için olmadık şeyler denerler falan derken `fbi` duruma el koyar ve samuel'e saldırır. fakat süper ultra kahramanımız spacey ile bir olup suçsuzluğunu ispat etmek adına havalandırmadan kaçar. daha sonra kötü adamlar bulunur ve samuel'e bi bok olmaz. evet adam ortalığı birbirine katar, adamları rehin alır ama sanki kötü bir rüyaymışçasına herşey biter ve samuel hiçbir suçlama ile karşılaşmadan hastaneye kaldırılır, hatta polisler "hey bir polisimiz yaralı ambulans gönderin lan" tarzı bir anons yapar.

filmde özellikle samuel'in kırılan camdan dışarı çıkıp "bakın işte polisler ne kötü öldürmeye çalışıyorlar beni halbuki şikago polisi için böyle durumlarda insan hayatı birinci dereceden önemlidir, bakın ne ibneler, hadi vursanıza beni" serzenişi görmeye değerdir. hatta kötü polisler "vuralım onu bak pencerede" diye bağırırlarken spacey'in "ulusal televizyonda adamı öldürecek misiniz yuh oha hayvan herifler" tepkisi süperdir. bir de yeni yetme arabulucuya samuel'in "hiçbir zaman rehineciye hayır denmez dümbük herif" şeklinde ders verişi de kaydadeğer güzel bir ayrıntıdır.
--- `spoiler` ---