21 Ocak 2008

Filmler

he was a quiet man (2007)

christian slater'ın oyunculuk namına döktürdüğü hatta resmi ile filmdeki karakterin resmini yan yana koyduğunuzda "oha bu adam gerçekte bu muymuş" diyeceğiniz ilginç film. imdb'de her ne kadar komedi filmi olarak geçse de yine film türünün son derece yanlış belirtildiği bir yapım, psikolojik yönü ağır basan drama demek çok daha doğru olacaktır. bir de elisha cuthbert var ağlıyor sızlıyor bağırıyor. ilginç olmasına ilginç de oturup da buna vakit ayırmak için iyice düşünmek lazım, komedi olsun eğleneyim diye izlemeye başladım, kafam daha da karışarak bitirdim, kötü değil ama çok oha süper şahane de değil.

the heartbreak kid (2007)


eğlenceli bir yapım izlemek isteyenler için hoş bir seçenek olur ama şu da bir gerçek ki erkekler de izlesin diye belden aşağı ve bol cinsellik dolu bir romantik komedi yapmışlar, bundan dolayı herkes beğenmeyebilir bu yönünü. hatta "ıyy banal yüzeysel" diyenler bile olacaktır; ama bence eğlenceliydi. son sahne ve bitiş de harika olmuş.

war (2007)

şimdi çıkıp da bu filmin senaryosuna "ıyy iğrenç bok gibi" demek bence çok mantıklı bir çıkış olmayacaktır, hatta türüne göre iyi bile sayılabilir. zaten jason statham'ın oynadığı vurdulu kırdılı aksiyon filmlerini bilenler aşağı yukarı ne ile karşılacaklarını bileceklerdir. ayrıca oh jet li yirim diye yaklaşan kişiler de işin içinde bol uçan tekme abartı uzak doğu dövüşü olacağını
da kestirmelidir bana kalırsa. şimdi eldeki malzeme bu, hatta filmin konusunda yazan "japon mafyası, fbi, eski partner, polis, jason statham" kelimelerini görenler de filmin amacını anlayabilirler. buna rağmen yine de yüksek standartlarla yaklaştığınız zaman "bu ne lan" demeniz çok doğal olur. ama "ulen şunlar bir dövüşsün birbirini vursun kafamız dağılsın" modunda izlerseniz gayet yerinde olacaktır. sonu iyi bile bence.

it happened one night (1934)


1934 yılında, ikinci dünya savaşı başlamadan önce günümüz "romantik-komedi" türünün temellerini atmış önemli yapım. şu da bir gerçek ki aradan geçen zaman ve gözümüze kaçmış bilimum aynı tarz örneklerden olsa gerek, "ben bunu daha önce
görmüştüm sanırım" hissiyatı yaratmıyor değil. ancak bu kendisinin değil, 2000li yıllarda olmanın verdiği bir yan etki.

i think i love my wife (2007)


chris rock'tan beklenmeyecek derecede durağan ve "masum", komedi olarak görülemeyecek bir yapım olmuş. bir kere madem arada "why don't we fuck anymore" demekten, yarı cıbıldak bayan göstermekten korkmayacak bir olaya girişmişsin; neden bu derece aşk-meşk-evlilik-çiçekler-böcekler moduna giriyorsun. never scared'da ve bilimum şovunda anlattığın şeylere noldu şimdi. olmamış olmamış olamamış. komedi değil, amerikan rüyası empozesi. kusra bakma chris, gerçekler böyle.

rush hour 3 (2007)

yine eğlenceli, yine komik, yine aksiyon dolu hoş bir film yapmışlar. eğlenmek isteyenler için hakkını verebilir. chris tucker yine laf sokuyor, jackie chan yine adam dövüyor; yine abzürt olayları vuku buldurup sizi gülümsetiyorlar, yine kamera arkası var.

cashback (2006)

tek kelimeyle "şirin" bir film. tüm olayı aşk-meşk-güzellik olan ressamlık öğrencisi bir eleman son manitası tarafından vukuatlı bir şekilde sepetlenir. acısından uyuyamaz hale gelir ve geceleri part time süpermarkette çalışmaya başlamasıyla başına gelen arada baya komik ama genel olarak romantik momantik olayların sunulduğu "şirin" yapım.

eastern promises (2007)

"güçlü" bir sinematografi, "hayatın gerçekleri" bezeli bir senaryo, "değişik" bir son. oyunculuklar da gözden kaçmasın.

resident evil: extinction (2007)

beklentisi olmayan birine bile epey "hade ordan ulen" dedirtecek pek birşeye benzemeyen seyirlik olmuş. sıkıcı, kendini yineleyen, yapmacık bir türlü olumlu yan bulamadığım vasat yapım. tamam zombi falan vuracan dövecen falan da; botokslanmış gibi mimiksiz ruhsuz suratlarla o ne biçim oyunculuklar öyle. aslında tek olayı baş karakterin yavaştan mistik ve taşaklı güçlerinin ortaya çıkması. arada "çok karışık işler döndürüyoruz, imza: umbrella co." da son çırpınışları sanırım.