29 Kasım 2005

mülteci

tebrik ediyorum efendim şebnem ferah'ı... ne kadar güzel şarkılar yapıyorsun...helal olsun sana!

ben bir mülteciyim
yüreğimde yaşıyorum
esir değil kul hiç değil
kendimde yaşıyorum

ben bir mülteciyim
burda aslında sınır yok
kazanmak kaybetmek yok
bu güçten daha büyük güç yok


-systems dersine gidecek olan mehmet efendi... 29 kasım 2005, 09:41 salı

27 Kasım 2005

the island (2005)

bol kovalamacalı, yeri geldiğinde duygusal öğeleri kullanan, gereksiz bir kaç sahne haricinde izlenebilir epey aksiyon içeren yapım. çok fazla yenilik getirdiği söylenemez ama yine de kalburüstü bir seyirlik. tavsiye edilebilir.

26 Kasım 2005

nel mio amore (2004)

sık sık başroldeki bayanın geçmişinden kesitler göstererek bir aile dramını anlatarak, sevgi ve sınıf ayrımları üzerinde duran sadece içerdiği müthiş manzaraları için bile izlemeye değer italyan sinema yapımı. içerdiği doğa manzaralarını gördükten sonra şurdan bir ev alsak ne kadara malolur acaba diye düşünmeden edemiyorsunuz. ha sonra gerçek hayata dönüp kendi kendinize "hade len sen nere oralardan arazi almak nere" diyorsunuz.

master and commander: the far side of the world (2004)

"züper ingilizler, ingiltere işgal altına girebilir" temalı parça parça izleyince bile sıkıcı dakikalar yaşatan; aksiyon filmi olarak bakıldığında başarısız bulunabilir, dram olarak bakılırsa bir nebze olaylar ilgi çekici görünebilir, komedi olarak bakarsanız yanlış bakmış olursunuz. tam olarak bitmiyor esasında, ben şahsen bolca mantık hatası buldum belki de benim suçumdur. izlenmezse de bir şey kaybedilmez. (bkz: gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var)

serpico (1973)

kokuşmuş bir sistemde "doğru" olanı yapmak isteyen bir polisin hikayesi. kaşınmaması gereken yerleri kaşımanın insana nelere malolacağı anlatılıyor filmde.

--- spoiler ---
kendi içinde birilerinin ceplerini doldurmaya yönelik kurulmuş bir çarka çomak sokmanın bedelinin suratına bir kurşun yemek ve sonsuz mutsuzluk, sıkıntı, huzursuzluk olduğunu, esasında tek kişinin hiçbir şey değiştiremeyeceğinin farkına varılmasıdır filmin özeti.
--- spoiler ---

stewie griffin: the untold story (2005)

--- spoiler ---
filmin içindeki korsan yayın muhabbetinin daha dvdsi satışa sunulmadan bir kopyasının internete sızması ile kendi içinde acayip bir ironiye sahne olan süper çizgi film. hem illegal kopyanın internete sızdığı ile dalga geçilmesi hem de buna maruz kalması çok ilginç. belki de kendi marifetleridir kim bilir...

en güzel kısımları sansür olayına maruz kalmadığı için küfür ile harmanlanmış kısımları idi bence çünkü herşey serbest bir mantıkla söylenmek istenen direk söylenmiş. özellikle stewie ile ikide bir fuck lafını kullanan chris'in şirret karısı arasında geçen diyalog mükemmel olmuş. ayrıca her ne kadar bir çok kesimden aşırı tepki alacak olsa da isalı kısım komik olmuş. dediğim gibi, söylemek veya göstermek istediklerini direk sunduğu için kişişel düşünceler düşünülmeden yapılmış. sadece gülmek için. üzerinde vay efendim isaya hakaret etti demektense üzerinde düşünmemek en mantıklısı. zaten çok bir mesaj verme amacı yok, sadece eğlence.
--- spoiler ---

sınırlara hapsolmadan neredeyse herşeyle dalga geçen bu yapım izlenmeli.

13 Kasım 2005

istiklal caddesi nin granit kaplanmasi

sadece kendi keyfini düşünen bazı kişilerce sadece görünen kısmı ile bok atılan olay. hatta at gözlüğü ile ne kadar kısmını gördüğünü bile anlamayan bazı kimselerce sadece prim yapmak (bkz: hakaret ile prim yapmak) için eleştiriliyor olması çok acı bir mevzu. şimdi tamam eleştirmek güzeldir, iyidir de; sadece ufacık bilgi birikimiyle (belki de büyük ama görüldüğü üzere yeterli olmamış bazı durumlarda) olayın iç yüzünü arka planını sanki binlerce proje yapmışçasına eleştirmek pek makul bir hareket değildir.

ilk olarak belli zaman aralıklarıyla bazı malzemelerin yenilenmesi gerekmektedir, "vay efendim sen niye bunu yeniliyorsun dallamasın" demeden önce etraflıca düşünmek, "ne diyorum ben attığım anlaşılmasın" demek gerekir en azından.

daha sonra uygulamada hatalar olabileceği, zaten insan denilen yaratığın da hatalar yapabileceği göz önüne alınarak mevcut hatalara dikkat çekilmelidir. yapıcı, mantıklı, sığ olmayan olay budur. mesela iki yönün de kazılması bir hata olarak görülebilir ama belki de başka bir bakış açısı bu yolun üzerindeki yenilemenin en kısa zamanda bitirilmesini amaçlandığı için böyle bir yol seçilmiş olduğunu belirtebilir. hatalı olup olmadığı tartışmaya açıktır.

bir başka eleştirilebilecek olay da ağaçların sökülmesidir. ilk olarak o ağaçların oraya konulma sebebi süstür. fakat gelişen ve değişen her sistemde olduğu gibi bu süslerin de yarardan çok zarara sebep olması durumunda bu süsten vazgeçilmesi daha yararlı ve mantıklı (makul düşünmek isteyen bünyeler için) olacaktır. gelelim zararına, bu ağaçların kökleri büyüdükçe mevcut altyapı sistemine (elektrik, telefon hede hödö kabloları vs) zarar vermekte ve bu sadece göz zevki için koskoca bir ilçenin altyapı problemi yaşamasına sebep olmaktadır. şimdi hem altyapısal sorunlara küfredip hem de göz zevki isteyenler için bu iki olayın birbiri ile ilişkisini göz önüne aldığında doğal olarak altyapısal sorunlara öncelik vermek gerekmekteğini göreceklerdir (makul seviyede toplumsal yarar sağlamak isteyen makul biri olmak istiyorsanız) ayrıca o ağaçlar çöpe atılmış değildir, başka bir yere taşınmıştır.

bu uzun laf salatasından çıkarılacak sonuçlar; size bok gibi görünen bir şey olabilir fakat yeterli bilgi seviyesine veya konuda uzmanlık seviyesinde bilgi derinliğine sahip olmadığınız durumlarda o kötü sandığınız şeyin aslında daha yararlı bir amaç için olabileceği aklınızın ucuna gelse, hem sizin için hem de toplum için daha iyi olacaktır, "yok gelmeyecek aklıma, sokarım böyle projeye oh rahatladım" şeklinde yaklaşımlar sadece kavga arama, bok atma seviyesinde kalacak; "ha ha, evet çok haklısın süpersin" şeklinde sığ karşılıklar almanıza ve kendinizi dinletememenize sebep olacaktır. (ben de bu konuda çok şahane bilgilere sahibim demiyorum, sadece bir kaç açıdan bakmaya çalışıldığında yapılmaya çalışılan güzel şeyler görülebileceğini söylemek istiyorum. hatalar da var)

amaca yönelik araçları ve uygulamaları eleştirebilirsiniz, bunda hiçbir sorun yok ama olaylara son derece sığ ve at gözlüğü ile bakmak kişinin hem kendi zararına hem de toplumun zararına olacaktır. "kazdılar bok gibi oldu" veya "ağaçlar söküldü yılbaşı ışıklarını götümüze mi takacaz" şeklinde yaklaşımlar anlamsızdır. yarın öbür gün o ağacın köklerinin zarar verdiği bir telefon hattının çalışmaması yüzünden ölebilecek yakınlarınız olabileceği veya en lazım olduğu anda elektriğinizin olmaması düşünüldüğünde, ağaçların kaldırılması süsten daha önceliklidir bence.

ha arkada birilerinin cebi doldurulmaya, mafyalar ihale almaya devam ediyor olabilir; bunlar kanıtlanıp sonuna kadar eleştirilebilir, eleştirilmelidir de.

kötü yönlerle en azından iyi yönleri de sunmak gereklidir, adil olan budur.

sorunları düşünmeden "ah gitti güzelim cadde" dememek lazım. çünkü sadece "ah gitti cadde" demek hiç bir zike merhem olmuyor afedersiniz.

12 Kasım 2005

compiler (derleyici)

hatalarınızı yüzünüze vurmakla mükellef modern çağ şeysi. acı söyleyen dost. kimisi parayla kimisi bedava.