29 Eylül 2006

fm 2006 üzerine düşünceler

tırnaklarımla kazıyarak geldiğim yerde herkesin beklentilerinin çılgınca üstüne çıkmışken; her bir alanı mükemmel bir takım kurmuşken; bekleneni yapmış takımımın sırtını sıvazlamadığım için bir sonraki maçta özellikle hiçbir çaba göstermeden yenildikleri, hepsini freelememek için insanı kendini zor tuttuğu oyun. bu kadar kasıp da bu kadar güzel bir takım kurmuş olmasaydım basmıştım istifayı. nedir yani, siz kimsiniz lan kıçı boklular?! yönetim, taraftarlar delighted; "in full support" iken ne diyeyim ben size hain köpekler.

"you're net giving enough credit to team" miş, vercem ben size babafingoyu. bilmem kaç maçlık yenilmezlik ünvanını salak bir düşme durumuna yakın takıma verdiler.

-----------------------

bu oyunun en sevmediğim tarafı, biz bir oyuncu almak istediğimizde on milyonlarca doları karşı takımın önüne dökerek "eh işte" tarzı bir karşılık aldıktan sonra binbir kapris yapan dallama oyuncu ile de anlaştıktan sonra neredeyse tüm transfer paramızı bitirdikten sonra; bizim iyi bir oyuncumuzu ezeli rakiplerimizin dalga geçercesine normal değerleri veya daha az meblağlarla almaya çalışması.

örnek vereyim renato ve defoe çılgın iyi oynuyorlar bende; arsenal, liverpool vb. turşuluk salatalık boyutlarında beyne sahip takımlar bu oyuncuların kendi fiyatları ile teklif yapıyorlar. e be sayın salak demeye değmecek yapay zeka, ne bu şimdi?! sen henry veya riise adlı oyuncuları o fiyatlara salıyor musun? sen henry'e 100m $ isterken tamam da ben defoe'ye 70m $ isteyince niye yüzün limon yemiş gibi buruşuyor? isterim kardeşim adam benim takımımın vazgeçilmez bir parçası, hayır çok param da yok petrol kuyusu işletmiyor ki benim sahibim?

cm 00-01 ve 01-02 de bir nebze olsun çözülmüş transfer hayatı fm 2005 ve cm4 ile iğrenç hale getirilmişti. biz adam almak için astronomik rakamlar verirken bilgisayar inanılmaz bir cimrilikle yarı fiyatına adamlarımızı kapatmaya çalışıyordu, hatta bize lazım olmayanları bir türlü satamıyorduk ki gerçek hayatta kim olursa olsun illa bir talibi oluyor, bu da adam alıp satmaktan zevk alan oyuncular (tüccarlık da bir zevktir cm hayatında) için gerçekçiliğin içine edilmesi. fm 2006'da kısmen adam satmak offer to clubs ile fm 2005'e göre daha iyileşmiş olsa da hala çok eksik. ben 6m $ değer biçilmiş adamı almak için 18.25m $ veriyorsam benim 6m$ değer biçili adamımı yapay zeka almamazlık etmesin veya ben salakmışım gibi 3m $ 24 ay vadeli önermesin. keriz miyim lan ben?

25 Eylül 2006

click ve mission impossible 3

click (2006)

hayatın geri sardırılamaz bir dvd benzetmesiyle çok süper özetlendiği; eğlenceli, son derece hoş bir yapım. mesaj vermeyi bile son derece güzel bir üslupla yapan güzel film.

mission impossible 3

kendisine aksiyon filmi diyen 3. sınıf salak saçma bir sürü filmden sonra (giriş - gelişme - sonuç ekseninde gelişen ve koskoca 3saatlik filmlerde sadece 10 dakikalık aksiyon sunarak, çok para harcadık napalım bunla idare edin diyen sözde aksiyon-macera filmlerinden sonra) ilaç gibi gelmiş bir yapım bu. hele bir köprü sahnesi var ki hastası oldum, geberdim izlerken... adrenalin lazım oldukça açıp izliyorum... adamlar süper yapmış tüm filmi.

"gelişme - daha çok gelişme - eh olsun o kadar sonuç" ekseninde ilerleyerek heyecandan, aksiyondan, maceradan ödün vermeyen süper sürükleyici, daimi atraksiyonlu müthiş film. jj abrams'ın serinin en süper filmi yaptığı, bildiğin adrenalin dolu adam gibi bir "aksiyon" filmi. helal olsun, nefessiz izlenebilir.

chris rock

argo konuşan bol bol küfreden nigger kültürü ile yoğrulmuş zenci jerry seinfeld olarak özetleyebiliriz kendisini. bazı cümleleri izleyici salakmışçasına veya zaman kazanmak istercesine tekrarlaması haricinde gayet dobra bir şekilde taşak muhabbeti tarzında ciddi konularda fikir beyan eden ve bazen çok güzel noktalara değinen komedyendir kendisi. şovları adult rating'le yayınlanır. never scared'te laf sokmadığı müessese, küfretmediği şey kalmamıştır. ufak tefek pürüzleri olsa da kadın-erkek ilişkileri ve evlilik konusundaki yorumları dehşetengizdir.

ayrıca kendisinin ırkçılığa sadece kendisine dokunduğunda karşı olması büyük bir muammadır. yani kendi anlattığı tarzda belirtirsek:

(never scared'ten alıntıdır)

"there was a lot of accepted racism
when the war started.

"i'm american. fuck all these foreigners."
and that was cool.

then it was, "i'm american. fuck the french."
that was cool.

"i'm american. fuck all these arabs."
and that was cool. then they went to,

"i'm american. fuck all these illegal aliens."
then i started listening.

cos i know niggers and jews is next."

yani bana dokunmayan ırkçılık sorun değil diyor. eh kimse kusursuz değildir sonuç olarak. artıları var eksileri var, çok komik olan muhabbetlerine odaklanın olsun bitsin.