23 Mayıs 2007, Çarşamba
saat: 10:13
Ben konuşmayı sevmiyorum. Çünkü beceremiyorum o ortam adamları gibi konuşmayı galiba. Aslında dinlemek daha güzel hiç kasmıyor yorulmuyorsun oh valla.
Ben tembel gibiyim bazen ama genelde acayip çalışkanım. İş yapmaktan gocunmam. Mesela mesai saatlerinde eşşekler gibi çalışırım hiç acımam. Ancak işin içine fazla mesai girdi mi deliririm. "Bana" veya "aileme" ait olacak bir zamanı işe kesinlikle vermek istemem. Fazla mesai kavramına kritik durumlar harici hayvan gibi karşıyım, öyle böyle değil.
Mesela ben şimdi bıdıbıdı konuşuyorum ama bir yandan ciğeri beş para etmeyen kişiler yüzünden masum insanlar ölüyor. Çok saçma geliyor o zaman bu bıdıbıdılar. Fakat (ama ancak fakat nasıl da kullanıyorum bakınız bağlaçları, dikkatinizi çekerim) her kişi ayrı bir dünya.
Dönüşte kısmetse iş aramak çok zor gelecek, aramaktan ziyade iş görüşmeleri. Birbirinin aynı "bize kendini anlat" temelli iğrenç "seni niye alayım ki len" ana fikirli sorgulayıcı bakışlar. Maymun gibi kendimi beğendirmeye kasmalar. Gerçi herşey zamanla oturur, dünyanın gerçeği bu.
Scarface: The World is Yours'u bitirdim fena bir oyun değildi ama GTA: San Andreas daha güzeldi birçok yönden. Ama bu Scarface'in oynanamaz olduğunu göstermez. "Fuckin' cockaroaches", "Say hello to my little friend" i bir oyunda duymak hoş.
Open Season (2006) u(www.imdb.com/title/tt0400717/) izledim son derece dandik mesajlı çocuk çizgi filmi gibi birşeydi, sonlara doğruki savaş sahnesi hariç ilginç ve değişik birşey yoktu, vasattı. Son o savaşımsı sahneyi izleyin yeter. Yeni hiçbir şey sunmuyor.
Uzun zamandır oturup da kafamı birşeylere veremiyorum, mesela film felan izleyemiyorum acayip içim sıkılıyor. Eskiden oturup saatlerce oyun oynardım hiç teklemeden, şimdi onda bile sıkılıyorum, "ulan şimdi kim uğraşacak" diyorum. Hiç sorun görmek istemiyorum, duymak da istemiyorum. Televizyonda çıkıp da "akp böyle bikbik" diye konuşan siyasetçileri de habercileri de gazetecileri de görmek, duymak istemiyorum. Muhalefet anlayışı memleketi daha iyi yöne götürecek şeyler önerip topluca bu memleketin daha iyiye gitmesini sağlamak değil de, iktidara her koşulda şuursuzca çocuk gibi bok atıp çözüm önermemek oldukça bir yere varılamaz.
Akpden önce herşey süt liman, önceki siyasetçiler komando muydu? Hepsi birbirinden dandik partilerin, neredeyse hiçbir farkı olmayan birbirinin aynı "para babaları", "çıkar grupları", "menfaatleri birleşen" insan toplulukları arasından sadece memleketi satan şuanki iktidar mıydı? Öncekiler hüper miydi? Memleketi tane tane sattıkları doğru, borcun arttığı doğru; şimdi başka biri olsa bunlar olmayacak mıydı? Chp olsaydı sanki bu ekonomik durumda imf ye amerika ya kafa tutabilecek miydi? Yeni seçimde iktidar değişse ne değişecek? Yıllarca hep aynı hamasi nutuklar atılmadı mı? Tüm herkes "biri çıksın da bizi kurtarsın" tembelliğinde değil mi? Kardeşim sen daha kendi işini düzgün yapmadan başkasından nasıl düzgün iş beklersin? Bereket yok diyen bazı kişiler birçok kişinin birbirini kazıklamaya çalışıp hiçbirinin işinin rast gitmediğini görmemekte ısrar ediyorlar. "Ah Atatürk gibi adam gelse" nefret ediyorum bu cümleden. Eminim Atatürk de ilk bu şekilde kendi üzerinden prim yapmaya çalışanlara dalardı. Adam gibi çalışın sonra Atatürk bekleyin derdi. Hem öyle zırt pırt Atatürk gibi adam gelebilse o öyle olmazdı. Hem şöyle bir durum var ki, o kadar kutsal ve erişilemez yapıldı ki, onun da bir insan evladı, yaptığı büyük işler yanında her insan gibi hatalarının da olduğu gözardı ediliyor. Belki de ondan daha fazla yararlı olabilecek kişilerin de önü kesiliyor. (kim öyle bilmiyorum ama illa vardır) Bir tek şeye ihtiyacımız vardır çalışkan olmak diyen bir adamın sözünü dinlemeyin sonra 3 saat konuştuk bir kere bile atatürk demedik denyoluğunu gösterin. Ben şimdi bu kadar anlattım noldu hiçbir şey olmadı, hiçbir şey değişmedi. Pragmatist anlayışta haybeye konuştum yani.
Güneydoğu'dan Öyküler II'yi okudum gayet samimi ve hoş bir kitaptı. İçindeki tüm olaylar gerçekse okunması iyi olur. Özellikle asteğmenli öyküler daha bir samimi. Bu konuda söylenecek çok şey var ama şimdilik bende kalsın.
Bir fıkrayla şu harfler silsilesine son vereyim yeter gari:
İki aslan hayvanat bahçesinden kaçmışlar, bir 5 sene karşılaşmışlar biri şişmanlamış semirmiş, diğeri bir deri bir kemik. 2.si sormuş demiş ne iş yahu ben kaçıp saklanırken açlıktan bitap düştüm, senin durum ne böyle amerikalı obezler gibi? 1.si de demiş ki ben Vatikan'a gittim her acıktığımda bir papazı mideye indirdim, o kadar çoklardı ki kimse farketmiyordu!
Bu fıkra da çocuklara tecavüz ettiği iddia edilen vatikan papazlarına gitsin. Dünya kötü ve adaletsiz bir yer.
1 yorum:
yavrum, biri çıkıp "aa sen çok tatlı bi insansıaan" diye bir yorum yazacak, çok pis dalicam.
herneyse :)
pusudayım, bekliyorum :)
bana kompile kurdular ulayn :)
:*
Yorum Gönder