14 Temmuz 2006

ıhlamur kasrı hakkında

öğrenci için giriş 1ytl, sadece bahçesine giriş 1ytl, fotoğraf çekme izni (flaşsız) 6ytl vb. ücretlendirmelere sahip bol trafiğin ortasında yeşillik bir alan üzerine kurulu iki adet tarihi binadan oluşan sarayımsı yer. kışın çay kahve içmek için kullanılan bina hariç müze olarak sergilenen kısmı merasim kasrı. bir giriş ve iki odadan oluşuyor. abdülmecit burayı av konağı diye yaptırmış, etraf hep ormanmış galiba o zamanlar (düşününce çok garip geliyor o beton yığınları hep ormanmış) daha sonra yurtdışından gelen konukları ağırlamak için kullanmışlar. binalar çok süslü, çok janjanlı; osmanlının niye yıkıldığını anlayabiliyorsunuz diyebiliriz.

park diyebileceğimiz bahçesinde envai çeşit ağaç var, bunların isimleri altlarında birer tabela ile belirtilmiş. arkalarda bir yerde açık havada insanların çay-kahve içtiği bir yer var. daha çok insanlar buraya geliyorlar sanırım müze gezmeden ziyade.

ortalarda bir yerlerde nikah merasimleri için kiralandığı iddia edilen ufak bir yer var, yalnız epey pahalıymış (7.5milyar diye duydum ben, yalan dolansa bilmem, sorumluluk kabul etmem, verilen bilgi geri alınmaz).

bence gezmeseniz de olur gibime geldi, ben büyük hevesle gittim belki de ondandır.

bir kaç resim ve ayrıntı için: http://www.tbmm.gov.tr/saraylar/ikasri1.htm incelenebilir.

maxthon'un super drag drop özelliği

maxthon'da mouse action özellikleri kısmından kullanıma açılabilecek maxthon'un son derece süper bir özelliği. herhangi seçili bir yazıyı veya linki sürükleyip bırakınca yeni bir tab'da o linkin açılmasını, link değilse varsayılan arama moturu ile o yazıyı aratmayı sağlıyor. özellikle linkleri başka sayfalarda açıp okuyanlar çok hızlı ve kullanışlı.mesela bu linki sürükleyip bırakınca "bu" link yeni bir tabda açılıyor.

10 Temmuz 2006

"the battle for middle earth" oyunu üzerine

iki campaign'i de bitirmiş biri olarak incelemek gerekirse:

-iyilerle oynamak manyak zevkli; zaten filmi ve kitabı oynuyor gibi olduğunuz için 1-0 önde başlıyorsunuz. iyilerin heroları ne kadar çok vasıfsız kötü karakter gelirse gelsin ölmüyorlar kolay kolay ve devamlı rank atlayıp daha da hayvan olup değişik özelliklere sahip oluyorlar. zaten sadece heroların büyüleri ile düşmanı epey zayıflatabiliyorsunuz.

-kötülerle oynamak en başlarda "oh ne güzel o yüzüğü frodonun götüne sokup sam adlı şişmanı da şiş yapıcam" diye hevesle başladığınız için çok değişik geliyor. yalnız çok orijinal bir şekilde işlenebilecekken bile bu konu geçiştirilmiş gibime geldi. iyilerle oynayan oynamaz zaten diye mi düşünmüşler pek anlayamadım. kötülerde hero yok sayılır. bi saruman dallaması bir de lurtz var. ikisi de savaş meydanında son derece etkisiz dallamalar.

-iyilerde "az ama öz adam", kötülerde ise "vasıfsız çok adam" atmosferi hakim. iyilerde rank atlaya atlaya hero gibi adam öldüren üniteler yetiştirilebilirken, rank 3 olamadan geberen çok fazla kötü ünitesi var. zaten kötülerde heal özelliği olmadığı için rank leri yüksek üniteler uzun süreli var olamıyorlar.

-her iki campaignde de power point alıp tüm özellikleri açmak için fazladan bir sürü birbirinin aynısı görev var, istemezseniz zaten win campaign bölümünü oynayabiliyorsunuz; (ben dayanamadım çok monotonlaşıyor oyun) bu seçme şansı güzel bir ayrıntı. (iyilerde black gate, kötülerde minas tirith)

-oyun bazen kendini çok tekrar ediyor, orta zorluk derecesinde zayıflıkları bulup oraya doğru saldırırsanız yardıma bile gelmiyor diğer üniteler. yapay zeka çok zeki değil yani.

-aragorn un oathbrakers çıkartması ve gandalf ın "etrafımdaki herkesi gebert" büyüsü çok şahane; bunları denemeden oynadım demeyin.

-tüm resimler ve sesler filmden birebir alındığı için atmosfer çok süfer.

-kötülerde bol bol catapult yapın.

-atlıları mızraklı uruk hai ler veya haradrim palace dan çıkan ikinci elemanlar (soldiers of rhun) son derece etkili bir şekilde gebertebilirsiniz. nazgullar ve mumakiller de baya etkili. yalnız mumakiller aşırı yavaş, yanan ok geldi mi de hemen ölüyorlar. mumakil in en süper özelliği trample; bunu yapınca deli gibi hedefe koşuyor önünde ne varsa eziyor, çok kalabalık düşman için birebir.

-kötülerde orclar beleş olduğundan iki üç tane orc pit ten devamlı orc basıp yollarsanız siz gelişirken karşınızdakini beleşe oyalamış olursunuz.

-genel olarak kötülerin üniteleri kısa mesafeli ve yavaş.

-her ne kadar sadece belli yerlere bina yapabilme özelliği değişik olsa da age of empires tarzı olsaydı sanki daha güzel olurdu.

28 Haziran 2006

16 Haziran 2006

öğrenci yurdu hakkında

ailesinin kıymetini bilmeyen, ebeveynlerine sürekli bağırıp çağıran memnuniyetsiz lavuk evlatların gönderilerek dünyanın kaç bucak olduğununun görmelerini sağlanması için acayip yararlı olabilecek yer. annesinin yemeklerine, ev ortamının nezihliğine, ekmek elden su gölden yaşama alışmış bünyelerin çok zor kaldıracağı yer. envai çeşit insanın birlikte yaşamaya gayret ettiği yerleşke. tikiden zor geçinenine, alkolikten dindarına her çeşit insanın adresi olabilecek yegane yerlerden biri.

ayrıca (bkz: askerlik)

yurtta kaldıkça üç adet özelliğiniz illa ki körelir.

1- koku alma duyusu. genellikle ilk ortadan kalkacak özelliğiniz bu olacaktır. kız yurtlarını bilmem ama erkek yurtları kokar. dışardan gelen istisnasız herkesin ilk yaptığı iş kapı pencere açtırtmaktır. hatta siz de uzun süre sonra dışardan geldiğinizde bu ne lan amma havasız diyebilirsiniz ama bir yerden sonra burnunuz "sokarım böyle aşkın ızdırabına" diyerek koku alma işinden istifa eder. zaten doğal olan budur çünkü tek başına başından kalkamayacağı işlere karşı burnun kendini koruma mekanizmasıdır bu. daha sonra düzelir mi izleyip göreceğiz.

2- işitme duyusu. bu tam olarak yok olmamakla beraber illa ki azalır. çünkü yurtlarda gürültü olur, hem de çok. gürültü olmayan yurt görmedim ben. gerek "mohohaha nası soktuk size maçta" veya "dındındın dikş dikş piaa" şeklinde ses dalgaları kulağınızla oh bebek kıvamında münasebet kurar, e kulak da napsın işitme kapasitesini azaltıyor mu napıyor bir yerden sonra milletin size dediği bir şeyi bile dinlemeyebiliyorsunuz, duymuyorsunuz şartlı refleks gibi bir şey bu.

3- tat alma duyusu. hayır eskiden be de yine de tam olarak yoktu ama azaldı be. çünkü çok süper bir yemekhaneniz veya yakında ucuza deliler gibi doyabileceğiniz bir lokanta veya sizi doyurmaktan mest olan süper bir yakınınız/tanıdığınız yoksa yurtlar ekmek sarelle/yağ vb. veya ekmek arası makarna* vb. şeylerle karnınızı tok tutmaya çalışırsınız. bazen yemekhaneden ekmek almayı unutan biri gecenin bir yarısı tüm yurdu dolaşarak "acıktım ağbii nolur ekmek ekmek" diye dolanabilir onu doyurunuz ama gece gürültü yapacaksa da dövünüz hatta beni de çağırın ben de yardım ederim dövmeye çünkü gece gürültü yapan adam dövün beni diyen bir mazoşisttir.

ayrıca ruh sağlığına bazı ters etkileri de vardır ama anlatmayayım herkes biliyordur, di mi mahmut abi? evet.
iyi/kafa arkadaşlarla da çok güzel olabiliyor, tam tersi durumda ise cehennemden bir çukur gibi geliyor.

evdeki huzur, zenginlik budur!